Akrep mevsiminin tam ortasındayız, yer altında başlayan büyük dönüşüm hız kesmeden, katman katman açılarak, geçit geçit ilerleyerek, herkesi kendi payına düşecek şekilde etkileyerek devam ediyor. Hasat mevsiminin başından beri bizi çağıran Karanlık Annenin kucağındayız artık. Gölgemizle, karanlığımızla yüzleşmek için çıktığımız bu yolculuk kimimiz için oldukça korkutucu, kimimiz için oldukça ağır, ancak bu yolculukta fark ettiklerimiz bir o kadar iyileştirici ve özgürleştirici. Kendimizi İnanna gibi yer altının tam ortasında, cansız, umutsuz hissederken bizi itidalli şefkatiyle kucaklayan Karanlık Anne için müteşekkiriz, Terazi Karanlık Ay yazımda bahsettiğim Ölüm Anne arketipiyle yüzleşirken yalnız değiliz. Yer altı Tanrıçalarının etrafımızda el ele tutuşarak bir çember oluşturduğu, bize en gizli yaramızın sızısında dahi yalnız olmadığımızı, merhametle zehri şifaya dönüştürebileceğimizi hatırlatan Akrep burcunda Karanlık Ay ve Lunar Samhain kutlu olsun!
Sonsuz sevgi ve saygı ile,
~ Tara Deniz
Akrep Burcunda Karanlık Ay Bilgeliği:
Akrep’in Kalbinde Geçmiş Yaraların Zehrini Şifaya Dönüştürmek
Karanlık Ay, 07 Kasım Çarşamba günü saat 19:01’de 15 derece 11 dakika Akrep burcunda gerçekleşti. Karanlık Ay’ın Neptün ve Plüton’dan aldığı olumlu etkiler dönüşümün oldukça derin ve ruhsal bir boyutta gerçekleşeceğini ve empati, merhamet, bağışlayıcılık ile sağlanacağını gösteriyor. Terazi burcunda geçtiğimiz ay gerçekleşen Karanlık Ay, bize bu simya potasının haberini önceden vermişti. Geçmişi geride bırakma, gölge ile yüzleşme ve ölmesi gerekenin ölmesine izin verme temalarının yoğun bir şekilde yaşandığı bu Sonbahar sürecini şimdi Karanlık Ay taçlandırıyor, geçen hafta iki dünya arasındaki perdenin en ince hâlini mevsim geçiş noktası olan Samhain bayramında kutladık, Akrep burcunda gerçekleşen Karanlık Ay ise Lunar Samhain olarak adlandırılıyor.
Venüs gerilemesinin hayatımıza entegre etmemiz ve hikâyesindeki iyileştirici anlamı içimizde bulmamız için bizi İnanna ile birlikte çıkardığı yer altı yolculuğunda önemli bir dönüm noktasından geçmekteyiz. İnanna artık yer yüzüne doğru yükselirken, Karanlık Ay ölümün ve yeniden doğumun bir arada olduğu yer altında bizi yalnız bırakmıyor. Karanlık Anne, farklı arketipleriyle birlikte çağrısını dinlemiş olan bizlere kucağını açıyor. Gölgemizle, karanlığımızla yüzleşirken onun bilgeliği en önemli rehberimiz. Bilinçdışımıza, kendi yer altımıza ittiğimiz ve bir bakıma canavarlaştırdığımız her şeye alan tutmak aynı kolaylıkta olmayabilir; bu nedenle yorgun, bitkin, tükenmiş, yalnız, umutsuz, kırılgan, hasta hissedenlerimiz dinlenmek ve yavaşlamak için muhakkak zaman ayırmalı. Bu belirtilerin hepsi fiziksel-zihinsel-duygusal-ruhsal bedenlerimizden kendi canavarlarımızın zehrini atmaya çalıştığımızı gösteriyor olabilir. Size “Death Mother” (Ölüm Anne) arketipinden bahsetmiştim:
Karanlık Anne, bizi kendisiyle karıştırılan başka bir arketipe karşı uyarıyor. Sizi terk eden, kendinizi yetersiz hissettiren, sevgiyi hak etmek için kendinizden bir şeyler vermeniz gerektiği algısını benimsemenize yol açan, ihtiyaç duyduğunuz anne besleyiciliğini eksik ya da çarpık bir şekilde alarak yetişkinliğe geçiş aşamasında problemler yaşamanıza neden olan, hem kadınları hem erkekleri etkileyen “Death Mother” (Ölüm Anne) arketipi ile yüzleşmek için uygun koşullar söz konusu, buna son zamanlarda iyice yükselen “me too” benzeri hareketler, maskülen enerjiyi ataerkil sistemin elinden kurtarma farkındalığı da dahil.
Hal böyle olunca, Akrep’in kalbinde gerçekleşen Karanlık Ay’ın haritasını çıkarırken Medusa Asteroidinin nerede olduğuna bakmam gerektiğini hissettim. Evet, Ölüm Anne arketipinin canlı örneği Medusa, zaten aşina olduğu Akrep burcunda, Karanlık Ay ile kavuşumda. Bu kavuşumu Venüs’e yer altı yolculuğunda eşlik etmiş olan Medea ve Persephone de katılıyor. Persephone ölüm-yeniden doğum döngüsü içerisinde kendi benliğimizi bulmamız için ilham olurken, Medea şifa ve büyü sanatlarındaki bilgeliği ile kin ve intikam duygularının zehrini panzehire dönüştürmemize yardım ediyor. Medusa ise… Etkisini anlatabilmem için size hikâyesini anlatmamı istiyor.*
Medusa ile ilgili bildiklerimizin büyük bölümü Ovid’in “Metamorphoseon Libri” adlı eserinden gelir. Eserin ismi “Dönüşümler” olunca, içinde yer alan mitlerin dönüştürücü etkisini es geçmek imkânsızlaşıyor. Okyanusun uzak tarafında, dünyanın sonuna ve dolayısıyla yer altı krallığına yakın bir noktada konumlanmış adalardan oluşan bir krallıkta, yarı ilahi özelliklere sahip bir kral ve kraliçenin üç kızı vardır, üçü de Gorgon olarak adlandırılan mitolojik yaratıklardır. Ölümsüz olan iki kız kardeş oldukça çirkindir, ölümlü olan Medusa ise muhteşem bir güzelliğe, büyüleyici gözlere ve görkemli saçlara sahiptir ve bu özelliklerinden ötürü kibir içerisindedir.
Ölüler diyarının girişine yakın bir yerde, bilinçdışını temsil eden okyanusun ortasında başlayan hikâyemizdeki ilk ders güzelliğin “ölümlü” oluşu olsa gerek. Mitolojik hikâyelerin hemen hepsinde olduğu gibi, böylesi bir güzelliğin arzu dolu taliplerle kıskanç düşmanları kendine çekmemesi, böylesi bir kibirin ise Tanrıların gazabına uğramaması imkânsızdır.
Medusa’nın hikâyesindeki düşman, yaşadığı adalardan birinde kendisine adanmış bir tapınak bulunan Athena’dır. Annesi Metis’i yutmuş olan Zeus’un başından zırhlı bir şekilde savaş çığlıkları eşliğinde çıkan, bilgeliği ve strateji kabiliyetiyle öne çıkan, kahramanların koruyucusu, “annesiz büyüyen” Athena, Jean Shinoda Bolen’in tabiriyle ataerkil sistemin yanında yer alan ve bu sistem içerisinde zekâsı, stratejisi ve gücüyle var olma savaşı veren bir Tanrıçadır. Athena’yı daha iyi anlamamız için matronu olduğu Atina şehri için Poseidon’a karşı verdiği mücadele ile üzerinde “En Güzele” yazan altın elmayı kazanmak için Hera ve Afrodit’e karşı verdiği mücadeleyi hatırlatmak istiyorum. Güçlü, bilge, ama bir yandan güzel bulunmak ve erkekler kadar kadınlar arasında da öne çıkmak isteyen Athena’nın Medusa’yı kıskanması ve ona öfke duyması sizce de doğal değil mi?
Medusa’nın taliplerinden biri ise denizlerin Tanrısı Poseidon’dur. Hikâyelerin çoğunda Athena’ya adanmış olarak tanımlanan Medusa, onu reddeder. Jean Shinoda Bolen’in tabiriyle Poseidon, maskülen arketipin ataerkil sistem tarafından bastırılan duygularını temsil eder. Bu hikâyede de bastırılan duyguların ve arzuların tehlikeli ve yıkıcı bir şekilde tezahürüne şahit oluruz. Medusa’yı arzulayan ve ona sahip olmak için şekilden şekle giren Poseidon, sonunda Medusa’yı Athena’nın tapınağında köşeye sıkıştırır ve ona zorla sahip olur. Tapınağının bu korkunç olay ile kirletilmesini çok büyük bir öfke ile karşılayan Athena ise, olayın mağduru olan Medusa’yı suçlayarak onu korkunç bir canavara çevirir, bir mağaranın derinliklerine sürer. Medusa’nın görkemli saçları yılanlara dönüşür, ağzı büyür, dili uzar, dişleri domuz dişlerine dönüşür. Büyüleyici gözleri ise, bakanı taşa çeviren lanetli gözlere dönüşür.

Mitolojik hikâyelerin çoğunda yer alan güzel kadınlara zorla sahip olmaya çalışan Tanrı motifi, Poseidon örneğinde ataerkil sistemin feminen arketipi, dişil enerjiyi kontrol altına alma uğraşını gösteriyor. Bugün herhangi bir şekilde duygusal-zihinsel-fiziksel bütünlüğü ve sınırları ihlal edilmiş kadınların genelde suçlanan taraf olduğu gerçeğini aklımıza getirdiğimizde, bu antik hikâyenin aslında ürkütücü derecede güncel olduğunu düşünen yalnızca ben değilim, biliyorum. Mağaraya sürülen canavar motifi ise, bilincimizin yüzeyinden bilinçdışına itilen her şeyin eninde sonunda canavarlaşacağının ipucudur. Canavarın yol açtığı taşlaştırıcı felç hâli bakışından mıdır, yoksa korkunçluğundan mı, bilinmez.
Her hikâyede olduğu gibi, zehir olan yerde panzehir mutlaka ortaya çıkar. Başka bir yerde, Argos kralının Danae adında güzel bir kızı vardır. Danae henüz çocukken, bir kâhinin ileride doğuracağı erkek çocuğunun onu öldüreceğini söylemesi üzerine kral, kızının evlenip çocuk doğurmasını engellemek üzere onu bir yere kapatır. Bu engel Zeus’u durdurmaya yetmeyecektir. Tanrıların Tanrısı Zeus’un güzel kadınların peşinden koşması ve onlardan çocuk sahibi olması, ataerkil sistemin aslında feminen arketipin dönüştürücü ve yaratıcı enerjisinden mahrum kalmak istememesini anlatmaktadır. Medusa’ya zorla sahip olan Poseidon’un aksine, Zeus Danae’nin hapsedildiği yere nazik ve yaratıcı bir şekilde, altından bir yağmur olarak girer ve onu ileride büyük bir kahraman olacak olan Perseus’a gebe bırakır. Danae, birkaç yıl oğlunu babasından gizlemeyi başarır, ancak bir gün kral Perseus’u oyun oynarken işitir. Çocuğun Zeus’tan olduğunu öğrenen kral çok korkar, kızını ve torununu öldürmek de istemez, bunun üzerine Danae ile Perseus’u tahta bir sandığın içine yerleştirerek Ege Denizine bırakır. Zeus onları korur ve başka bir adaya ulaşmalarını sağlar. Burada, başka bir kralın himayesi altında yaşamaya başlarlar.
Yıllar içinde Perseus güçlü, cesur ve yakışıklı bir delikanlıya dönüşür. Bu sürede kral da Danae’ye âşık olur ve onunla evlenmek ister. Danae ise onun aşkına karşılık vermez, tüm ilgisini ve sevgisini oğluna yöneltir. Güçlü kral figürünün kadını zorlamasını bekleyebilirdik, ancak kral Perseus’tan çekindiği için buna kalkışmaz, onun yerine onu aradan çıkaracak bir tuzak hazırlamaya karar verir. Başka bir krallığın prensesiyle evleneceği yalanını ortaya atar ve bunu kutlamak için bir ziyafet düzenler. Sosyal kurallar gereğince ziyafete katılan herkes bir düğün armağanı getirmek zorundadır, kral da herkesin bir at hediye etmesini istemiştir. Elbette Perseus’un hediye edecek bir atı olmaması nedeniyle ayıplanma korkusu içinde adayı terk etmesini ummaktadır. Genç kahramanımız da kaçmak yerine kralın arzuladığı her ne ise onu getirme sözü verir, bu Medusa’nın başı bile olsa! Hayal ettiğinden çok daha iyisinin olduğunu düşünen kral bu teklifi kabul eder, hiçbir ölümlü Medusa ile karşılaşıp canlı kalmamıştır ne de olsa, Perseus’un ölümü ile Danae ile arasındaki engel tamamen ortadan kalkacaktır.
Perseus, bir baba figürü ile büyümeyen, bu nedenle içsel olarak feminen arketipe ulaşmak için kimi zaman anne, kimi zaman sevgili, kimi zaman da bir cadı ya da canavar uğruna yolculuğa çıkmaya muktedir erkek kahramanı temsil etmektedir. Yolculuğa başladıktan sonra, verdiği sözün zorluğunu ve tehlikesini fark etmiştir. Bu görevi yerine getirmek için öncelikle Medusa’nın mağarasına gizlice, fark edilmeden girmelidir. Sonra da, taşa dönüşmemek için ona bakmadan başını kesmenin bir yolunu bulmalıdır. Başı aldıktan sonra yılanlara karşı kendini korumalı ve daha da önemlisi, Medusa’nın kız kardeşlerine yakalanmamak için çok hızlı bir şekilde mağaradan çıkmalıdır.
Kahraman yola çıktıktan sonra yolculuğun imkânsızlığı karşısında çaresizliğe düştüğünde, kendisinden daha büyük güçlerin büyülü yardımı ondan asla esirgenmeyecektir. Kahramanların koruyucusu Athena, Perseus’a görünmekte gecikmez. Medusa’yı öldürmesine yardım etme ve onu koruma sözü verir. Ona yansımasından Medusa’yı görmesini sağlayacak parlak bronz bir kalkan armağan eder ve nasıl ilerleyeceğine dair stratejik bilgiler verir. Daha sonra Hermes yanlarına gelir ve ona adamant metalinden yapılmış, asla kırılmayacak bir kılıç verir.
Athena ve Hermes, bunların yeterli olacağına kanaat getirmeyerek nymphlerden büyülü eşyalar almasını tavsiye ederler. Ne hikmetse iki ilah da nymphlerin yerini bilmez, bu nedenle de Graeae (Griler) adı verilen yaşlı Gorgonlardan kurnazlıkla bu bilgiyi alması gerektiğini söylerler. Bir mağarada yaşayan, yaşlı doğmuş olan, tek bir dişi ve tek bir gözü aralarında paylaşarak yaşayan bu yaratıklar Perseus’un kurnazlığı karşısında yenik düşerek nymphlerin yerini söylerler. Nymphleri bulan Perseus, onlardan üç büyülü eşya alır: hızlıca kaçmasına yardım edecek kanatlı sandaletler, görünmezlik başlığı ve Medusa’nın başını güvenle taşıması için bir çuval.
Perseus’un cezalandırılan ve bastırılan, bu nedenle canavara dönüşen dişil enerji ile savaşmak için yardım aldığı ya da görüştüğü herkes ya feminen arketipin temsilcisi, ya da dişil yönü güçlü olan kişilerdir. Grae’ler eski inançları, düşünceleri, tavırları temsil etmektedir. Nymphler ise Joseph Campbell’in deyimiyle kahramanların dönüştürücü deneyimler ya da eşyalar elde etmelerini sağlayan feminen arketip temsilcileridir.

Yolculuğuna devam etmek için ihtiyaç duyduğu her şeyi elde etmiş olan Perseus, hızlı ve görünmez bir şekilde Medusa’nın mağarasının olduğu adaya uçar. Mağaraya yaklaştıkça, karşısına çıkan taşlaşmış insanlar ve hayvanlar onu dehşete düşürse de yolundan dönmez. Mağaraya girer, Athena’nın sözünü dinleyip geriye doğru yürüyerek ilerler, sol elinde tuttuğu bronz kalkana bakarak yönünü tayin eder. En sonunda Medusa’nın yansımasını kalkanında görür, ona yeterince yaklaştıktan sonra da tek hamlede başını keser. Yılanların saldırısını savuşturarak kesik başı büyülü çuvalına yerleştirir. Medusa’nın fışkıran kanından doğan kanatlı at Pegasus yeni bir içgüdüsel yaşamın yükselişini, altın kılıçlı dev Chrysaor ise gücün, canlılığın ve değerin simgesidir. Athena Medusa’nın kanını iki tüpe doldurur ve Asklepius’a teslim eder, tüplerden biri zehirdir, diğeri ölüyü diriltecek kadar güçlü bir şifa iksiridir. Medusa’nın ölümü ile hiddete kapılan ablaları Perseus’un peşine düşer, ancak görünmez bir şekilde hızlıca kaçan kahramanımıza yetişemezler.
Yolculuğunun son aşamasında, Perseus annesini alıkoyan kralı ve adamlarını Medusa’nın başı ile taşa çevirir ve annesini kurtarır. Klıcı Hermes’e, büyülü eşyaları nymphlere, kalkanı ve Medusa’nın başını Athena’ya teslim eder. Athena, Medusa’nın başını kalkanına yerleştirir ve böylece meşhur Aegis kalkanı oluşur. Aegis “koruma, kalkan, siper” demektir, aynı zamanda Athena ve Zeus’un epithetlerinden biridir. Burada Medusa isminin anlamlarından birinin “koruyucu” olduğunu eklemek istiyorum.

Aegis, Athena’nın kalkanı
Medusa’nın, yani Ölüm Anne arketipinin ölümü bir dönüşümdür. Zehir ile şifanın kaynağının aynı yer olduğunu anlatan bu hikâye, yaralarımızın iyileşmeye başlayacağımız nokta olduğunun altını çizmektedir. Perseus’un yolculuğunu Psikolojik açıdan yorumlamak şu dersleri açığa çıkarır: Gölgemizle, karanlığımızla yüzleşme yolculuğumuzda kendimize en uygun süreyi tanımalı, adım adım ilerlemeliyiz. Başından sonuna kadar kararlı olmalı, geri adım atmamalıyız. Özellikle dönüşümü başlatacak hamleyi yaparken asla tereddüt etmemeliyiz, dönüşen bilincimizin ödülüne sıkı sıkı sarılarak yolculuğumuzu tamamlamalıyız.
Medusa’nın hikâyesi, içselleştirerek okuyanlar ve kendi hayatından, toplumun hayatından parçalar bulanlar için tam anlamıyla zehrin şifasını sunuyor. Karanlık Ay ile Medusa’nın hikâyesini açığa çıkarırken, bize şu soruları soruyor:
- Sahip olduğum bir özellik nedeniyle nerede, ne zaman cezalandırıldım ve bunun sonucunda kendimi ya da bu özelliğimi nasıl gizlemek zorunda kaldım?
- Beni büyüten sağlıklı ve yeterince iyi bir anne figürünün eksikliğini yaşadıysam, bunun acısını nerede, ne zaman, kimden çıkarmaya çalıştım?
- Ataerkil düzen içerisinde bir yer edinmek için feminen arketipe ait özelliklerimden hangilerini kurban ettim, bastırdım, canavarlaştırdım?
- Ataerkil düzen içerisinde bir yer edinmek için maskülen arketipe ait özelliklerimden hangilerini kurban ettim, bastırdım, canavarlaştırdım?
- Kabul görmek, onaylanmak, güvende hissetmek için kendimden başka kimleri nerede ve ne zaman memnun etmeye çalıştım?
- Utanç, yoksunluk, başarısızlık, reddedilme, aşağılanma korkusu hayatımı nasıl şekillendirdi?
- Bastırdığım feminen arketipe ait özelliklerimi özgürce yaşadığını gördüğüm kişilere karşı ne hissediyorum?
- Ölüm Anne arketipinin benden önceki iki nesle (ebeveynlerimiz ve onların ebeveynleri) olan etkisi onlarla ilişkim üzerinden beni nasıl etkiledi/etkiliyor?
- Ölüm Anne arketipi içinde bulunduğum toplumu ve toplum üzerinden beni nasıl etkiledi/etkiliyor?
- Ölüm Anne arketipinin hayatıma olan etkisi bende nasıl duygusal ve bedensel tepkilere yol açıyor?
- Yaralarımı korumak ya da bastırmak için kendimi inandırdığım bir hikâye var mı?
- Ne kadar yalnız hissediyorum? Reddedilmekten ne kadar korkuyorum?
- Kendimi nasıl sevmem gerektiğini biliyor muyum?
- Sevgiye nasıl daha fazla güvenebilirim?
- Kendimi nasıl daha fazla sevebilirim?
Kozmik okyanustaki evinde yer alan Neptün’ün Karanlık Ay ile uyumlu etkileşimini, Poseidon’un Medusa’dan af dilemesi ya da Medusa’nın bağışlama yolu ile özgürleşmesi olarak yorumlamanın büyük bir şifayı açığa çıkaracağını biliyorum. Tuzlu su, her şeyin ilacıdır derler. Kozmik okyanusun büyülü suları yaralara merhem olacak. Bu aynı zamanda inancın ve teslimiyetin yükselişi anlamına gelebilir. Yaşadığımız her deneyim için derinden şükretmeye teslim edersek kendimizi, yaşam ile en derin bağımızı keşfedebiliriz.
Etkisi çok güçlü olmasa da, Oğlak’taki Plüton’un Karanlık ay ile uyumlu etkileşimi en derin yaraların iyileşmek için açığa çıkması temasını destekliyor, ancak bu sürecin gökkuşakları ve kelebeklerle dolu olacağını yanılgısına kapılmamak gerekiyor. Derinlerde yatan sırların, kendimizden dahi gizlediğimiz şeylerin çözülmek üzere açığa çıkması, hali hazırda devam eden dönüşüm süreçlerinin yavaş ama emin adımlarla ilerlemesi temaları tekrar vurgulanıyor. Yaşam ipliğini oluşturan Klotho yine Plüton’un yanında, yaşamımızın her döngüsünün süresini belirlemedeki aktif rolümüzü ve sorumluluğumuzu bize hatırlatıyor. Vesta da onlarla, her ne olursa olsun içimizdeki kutsal ateşin sönmeyeceğinin sözünü veriyor.
Başak’ta rehberliğine devam eden Hekate, yanına Sybil’i de alarak Plüton-Klotho-Vesta aracılığı ile yolumuzu bulmamıza yardım edecek iç görüleri ve öngörüleri sunuyor.
Merkür, Yay burcunda Medea’nın teyzesi Kirke ve yaşam ipliğini vakti geldiğinde kesen Atropos ile kavuşumda, dönüşürken ve yaşam-ölüm çemberinden geçerken düşüncelerimizi, hayat felsefemizi de elden geçirmemiz gerektiğini hatırlatıyorlar. Atropos’un burada her sonun yeni bir başlangıcı getirdiği mesajını verdiğini de eklemeliyim.
Geri hareketine devam eden Venüs’ün Plüton’a ve Ay Düğümlerine kare açı yaparken, Mars ile uyumlu bir üçgen açı içerisinde olması, sevginin iradeyle birleşerek kalan zamanda üzerimize düşenleri yapabileceğimizin altını çiziyor.
Jüpiter’in Yay burcuna geçmeden önce Akrep’te buluştuğu Bacchus yer altından gelen mesajların bazılarının derin meditasyon ya da trans hâlinde gelebileceğini belirtirken, üçgen açı etkileşimi kurduğu Kuzey Ay Düğümü bu mesajlar doğrultusunda kendi pusulamızla kendi yolumuzu takip edebilmemiz için güzel bir destek sunuyor.
Akrep’i sadece mistik, okült, yer altının gizemleri olarak yorumlamamamız gerektiğini artık biliyoruz. Çürüme, ölüm, tutkuların ve güçlerin çatışması, takıntı-obsesyon gibi konularda gerek bizde, gerek dünyada açığa çıkan her şey dönüşmeyi bekliyor. Kendimize güvenli bir alan tutarak duygusal-fiziksel-ruhsal-maddi her türlü taciz, sömürü, suistimal, ihanet, yetersizlik, terk edilme gibi konularda açığa çıkan düşünceleri, hisleri değerlendirmeli ve kendimizi utançtan, kinden, öfkeden, kederden arındırmak için ne yapabiliyorsak yapmalıyız.
Kalbimizi acıtan durumlarla hepimiz karşılaşıyoruz, önemli olan bu acı deneyimler karşısında kendimize çektirmeye devam etmemek. Bu nedenle şefkat (compassion) ile merhamet (mercy) arasındaki farkı düşünmeye davet ediyorum hepinizi.
Şefkati herkese karşı duyabilirsiniz, bize herhangi bir zararı kötülüğü dokunmamış kişilere duyduğumuz ve merhamet diye tanımadığımız şey çoğu zaman şefkattir. Ama tam manasıyla merhamet, bize zararı ya da kötülüğü dokunmuş kişilere de duyulan şefkati, affediciliği kapsar.
Sizi üzmüş, sizi herhangi bir şekilde yarı yolda bırakmış, size herhangi bir şekilde ihanet etmiş, sevginizi, duygularınızı, bedeninizi, maddi kaynaklarınızı suistimal etmiş kişilere merhamet duyabiliyor musunuz? Peki bu merhametin öncelikle size merhem olacağını fark ediyor musunuz? Bu zararlı ve kötü kişileri alıp başımızın üzerine koyacağız, yeniden hayatımıza alacağız ya da haklı göreceğiz diye bir şey yok, bunu asla söylemiyorum.
Ama merhametin özgürleştirici şifasını hissetmek için bir şans vermeye değer. Yaşadığımız onca şey sonrasında en azından bu kadarını hak ediyoruz.

18. Ay Menzili ev sahipliği yapıyor bu Karanlık Ay dönemine ve dönüşümün ne kadar derinlerde gerçekleşmekte olduğunu hatırlatıyor. Bu menzilin adı “El-Kalb” yani “akrebin kalbi”. Mars, Jüpiter, Pluto, Neptün ve Ay’ın etkisi altında. Anahtar kelimeleri: Zehir ve şifa, blokaj, sağlığı koruma.
Bu menzil zehri ve şifayı bir arada sunan, sağlığımızı tehdit edebilecek alışkanlıklara ya da durumlara karşı, söz konusu tehdit gerçekleşmeden önlem almayı ön plana çıkaran, hizmet ile fedakarlık ve doğal olarak kurban psikolojisi arasındaki ince çizgiye ışık tutan bir menzil. Akrebin kalbinden de böylesine dönüştürücü bir şifayı açığa çıkarmak beklenir, sağlığımızı nasıl koruduğumuz üzerinde düşünmek ve derhal önlemler almak için uygun bir zaman. Mide rahatsızlıklarına karşı dikkat etmek ve ilişkileri fevri kararlarla bitirmemek faydalı olacaktır.
Akrep Karanlık Ay’ının Sabian Sembolü 16 Akrep:
Bir kızın ansızın gülümsemeye başlaması.*
Bu sembol üzerinde biraz düşünmenizi istiyorum. Aklınıza, gözünüzün önüne neler geliyor? Ne hissediyorsunuz?
Anahtar Kelimeler: Buzların çözülmesi. Başkalarını çekmek. Mutluluk yaymak. Yüz ifadeleri. Birinin ifadesini ya da tavrını değiştirmesi. Olumlu göz kontağı kurmak. Başkalarını yükselten duygular paylaşmak. Stres, endişe ya da öfke salıvermek. İnsanlar arasındaki mesafenin kapanması. Yüzyüze görüşmek. Yüz çizgileri. Işık saçan bir güzellik.
Sembolde bahsi geçen kızı feminen arketipin bir temsilcisi olarak görmemek imkansız. Belki de endişe içindeyken, ya da çok ciddi düşüncelere dalmışken ansızın gülümsemeye başlayan birisi bir kırılma, çözülme yaşıyor olabilir. Yüz ifadesinde gerçekleşen ufacık bir değişiklik bile çok şey değiştirebilir, enerjimiz bambaşka bir hâle gelebilir. Ansızın gülümsediğimizde, başkalarını bize yaklaşmaya ve gülümseme hissini paylaşmaya davet ederiz. Yüzünü göremediğimiz birinin ne düşündüğünden, ne hissettiğinden tam olarak emin olamayız. Karanlık Ay’ın yoğun dönüşüm enerjisi üzerimize çok geliyorsa, biraz hafiflemeye ve iyi hissetmeye ihtiyaç duyabiliriz. Aynı şekilde çözülmesi gereken buzlar için de gülümsemek en güzel sıcaklığı sunar. Gülümsemek mutlu olmak ve mutlu etmek için en basit yollardan biridir ve sadece bizi değil, çevremizdekileri de olumlu yönde etkiler. Gülümsemek, başkalarını anladığımızı ve olumlu sonuçlar arzuladığımızı göstermenin bir yoludur. Bu sembolün en önemli uyarısı, başkalarının ihtiyacını gidermek için mutluluk taklidi yapmak, sahte gülümsemelere kendimizi mecbur bırakmaktır. Böyle bir durum söz konusuysa, içten içe mutsuz ve umutsuz hissederken zoraki gülümsemelere mecbur kaldığımız kişilerin yanında artık durmamamız gerektiğine dair güçlü bir işaret olarak alabiliriz.
Akrep Burcunda Karanlık Ay’da Neler Yapabilirsiniz?
- Venüs Gerilemesini de hesaba katarak içe dönüş önerisini ciddiye almaya devam edin. Bir iki ay daha böyle geçebilir.
- Dışarıdaki Sonbahar temizliği bitti, şimdi içerideki temizliğe geçme zamanı.
- Başkalarına herhangi bir şekilde teslim ettiğiniz gücü geri almak için adım atın.
- Gerçekten hazır hissediyorsanız Medusa’nın hikâyesini içselleştirin, sorularını cevaplayın.
- Shadow Work (Gölge Çalışmaları) hâlâ yoğun bir şekilde gündemde, yeni başlayanların şifa sanatlarından anlayan merhametli bir mentörden yardım almasını tavsiye ederim.
- Geçmişin yüklerinden karşınıza çıkan ve gitmeye hazır olan ne varsa bırakmaya istekli olun, zira gökler artık hatırlatmakla ya da bizi silkelemekle kalmıyor, yüzleşmemiz ve bırakmamız gereken şeylerle bizi karşı karşıya getiriyor.
- Sezgilerde açılma veya güçlenme olabilir, değerlendirmeye çalışın.
- YAVAŞLAYIN! Dinlenmeye, iç sesinizi dinlemeye, sakinleşmeye, hareketlerinizin ve düşüncelerinizin yavaşlamasına izin vermeye özen gösterin.
- Dinlenme ve uyku ihtiyacınızı onurlandırmaya ve karşılamaya özen gösterin. Kalabalık sosyal aktivitelerden feragat edin, edemiyorsanız iyice dinlenmeye ve yanınızda siyah turmalin ya da dumanlı kuvars gibi negatif enerjiyi soğuran kristallerden bulundurmaya özen gösterin.
- Hasta ya da hastalanıyormuş gibi hissedenler, eğer tıbbi bir teşhis konulamıyorsa “iyileşme krizi” dediğimiz durumu yaşıyor olabilirsiniz, yine de gerçekten nezle veya gripmiş gibi kendinize ihtimam göstermeyi ihmal etmeyin.
Akrep Karanlık Ay’ı için Kristaller ve Doğal Taşlar
Larvikit, Labradorit, Ay Taşı, Rodonit, Kunzit, Lepidolit, Garnet, Dioptaz, Peridot, Malakit, Opal, Berrak Kuvars, Unakit, Siyah Turmalin, Obsidyen.
Akrep Karanlık Ay’ı için Bitkiler
Kedi Nanesi, Kekik, Adaçayı, Hanımeli, Fesleğen, Kişniş, Isırganotu, Soğan, Pelinotu, Sarımsak, Mürver.
Kişiye özel Tarot ve Astroloji rehberliği, Venüs Gizemleri ve Venüs Gerilemesi Rehberliği, Astroloji Etüdü, Ay Gizemleri ve Dişil Enerji çalışmaları, Ruhsal Rehberlik ve Mentörlük hizmetleri için mystaerion@gmail.com adresine e-posta yazarak benimle iletişime geçebilirsiniz. İnsanlığa tüm kalbimle hizmet etmek için buradayım.
Kaynaklar ve Açıklamalar
* Yazı ve anlatım tamamen Tara Deniz’e aittir, aktarılan bilgilerin büyük bölümü kollektif bilinçdışından insanlığa aktarılan bilgilerdir, spesifik bilgilerin ve alıntıların kaynakları aşağıda sıralanmıştır.
* Medusa’nın hikâyesi ve arketipsel çözümlemeleri için Masimilla ve Bud Harris’in kaleme aldığı Into the Heart of the Feminine: Facing the Death Mother Archetype to Reclaim Love, Strength and Vitality adlı kitaptan büyük ölçüde faydalandım. İngilizce bilenler mutlaka ama mutlaka alıp okumalı, bilmeyenler için kitap dilimize kazandırılana dek en iyi özet sanırım bu yazıda yer alıyor. 🙂
* Görseller internetten alınmıştır, sahibi bilinenlerin altına not düşülmüştür.
* Akrep Karanlık Ay’ının Sabian Sembolü olan 16 Akrep metni ve anahtar kelimeler Lynda Hill’in “The Sabian Oracle: 360 Degrees of Wisdom” kitabından alınarak Türkçeye aktarılmıştır. Çalışmaları hakkında daha fazla bilgi için web sitesi “Sabian Symbols”a bakabilirsiniz.
Bir Cevap Yazın