Günümüzde bireysel bir meditasyon çalışması olarak dünya çapında bir üne sahip olan Ho’oponopono, esasında Huna adı verilen kadim Hawaii öğretisinin bir parçsıdır ve kökleri binlerce yıl öncesine hatta yaygın bir görüşe göre Atlantis ve Lemuria’ya kadar uzanan bir ritüeldir. “Hu” bilgi demektir, “na” ise bilgelik demektir ve bu kadim öğretinin koruyucuları “Kahuna” adı verilen şamanlardır, yani Huna bilgeleri/uzmanları.
Dünya üzerinde adeta bir cennet tasviri olan Hawaii, kendi halkı tarafından “Aloha diyarı” yani “Sevgi diyarı” olarak adlandırılmaktadır. “Aloha” kelimesi Huna öğretisinin ve Ho’oponopono ritüellerinin temelini oluşturur. Karşımızdaki insana “Aloha” dediğimizde “Senin içindeki ve benim içimdeki ilahiyi görüyorum.” demiş oluyoruz, tıpkı “Namaste” kelimesi gibi. Herkesin ve her şeyin bir olduğunu anlatan bir başka öz ifade daha!
Ho’oponopono ise “Doğru olanı yapmak/doğru hâle getirmek” şeklinde tercüme edilebilir.
Amacı ikilikleri aşıp birliğe varmak, Yaradanla olan bağları onarmak ve güçlendirmek, kişinin iç ve dış dünyalarının uyumunu sağlamak, böylelikle hem kişiye hem de ait olduğu topluluğa huzur ve şifa getirmektir. Ho’oponopono zihni, duyguları, ruhu, bedeni ve karmayı her türlü korkudan, kuşkudan, yıkıcı ilişki kalıplarından, baskılayıcı dogmalardan arındırarak baştan aşağı bir dönüşüm yaşamamıza yardımcı olur.
Hawaii yerlilerinin Kahunalar eşliğinde binlerce yıldır icra ettiği Ho’oponopono ritüelleri, Ho’oponopono Meditasyonu adlı yazımda da bahsettiğim üzere Ihaleakala Hew Len ve Joe Vitale tarafından bireysel bir meditasyon çalışması hâline getirilerek dünyaya tanıtılmıştır. Bu şifa ve arınma öğretisi dört basit cümle üzerine kurulur: Özür dilemek, Af dilemek, Sevgiyi dile getirmek, Teşekkür etmek. Bu dört eylemi yapmak kimilerine göre oldukça zor görünür, ama aslında öyle değildir. Bu teknik ile kendimizle ve evrendeki her varlıkla uyum içerisinde yaşamanın anahtarı olan bazı temel nitelikleri bir alışkanlık haline getirebiliriz. Dahası, zihnimizi ve karmamızı negatif olaylardan-kişilerden-düşüncelerden arındırarak daha olumlu ve daha güzel şeylere hayatımızda yer açabiliriz. Ho’oponopono hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz Joe Vitale ve Dr. Ihaleakala Hew Len’in “Zero Limit” kitabını okuyabilirsiniz.
“Yaşamın amacı her an Sevmeyi yeniden sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için, kişinin yaşamının şu anki halinden %100 kendisinin sorumlu olduğunu bilmesi gerekir. Yaşamını an be an yaratanın kendi düşünceleri olduğunu görmesi gerekir. Sorun insanlar, yerler ve durumlar değildir, daha ziyade onlar hakkındaki düşüncelerdir. “Dışarıda bir yerde” diye bir şeyin olmadığını anlaması gerekir.” ~Dr. İhaleakala Hew Len
Değişime hayatımızda yer açmak için öncelikle sorumluluk almayı öğrenmemiz gerekir:
- Fiziki evren düşüncelerimin bir ürünüdür.
- Eğer düşüncelerim olumsuza odaklıysa sevgisiz ve negatif bir fiziksel gerçeklik yaratırım.
- Eğer düşüncelerim olumluya odaklıysa sevgi dolu ve pozitif bir fiziksel gerçeklik yaratırım.
- Şu anda ne yaşıyorsam %100 ben sorumluyum.
Ho’oponopono öğretisine göre gerçekliğimizi, ânımızı şifalandırmak için düşüncelerimize hayat veren anılarımızı şifalandırmalıyız. Bu anılar kimi zaman çocukluğumuzdan gelir, kimi zaman da önceki nesillerden bize miras kalır. Her iki durumda da onları şifalandırarak olumsuz etkilerini silmek mümkündür, böylece düşüncelere yer açabilir ve yeni bir gerçeklik yaratabiliriz.
Ho’oponopono, Huna öğretisinin kalbinde yer alan bir ritüeldi.
Kadim Huna öğretisinin koruyucuları olan “Kahuna” şamanları, Ho’oponopono çalışmalarını günümüz modern dünyasının bireysel meditatif sürecinden biraz daha farklı bir şekilde, öncelikle aile arasında ve durumuna göre topluluk arasında yönettikleri bir ritüel olarak gerçekleştirirlerdi. Huna öğretisine göre vücuttuaki hastalıklar ve sorunlar, Kapu adı verilen kanunların çiğnenmesi nedeniyle oluşurdu ve bu kanunların çiğnenmesinin başlıca yolu ise hayatlarımız boyunca yaptığımız hatalar, öfke, nefret, kin, dargınlık, affetmemek gibi duygular idi. İnancın temelinde bu negatif durumların Yaratıcının öfkesini çekmesi ve hastalıklara kapı açması yatardı, bunu düzeltmenin yolu ise itiraf, af dileme ve sevgiyi ifade etmekten geçerdi. Böylece hataların enerji düzeyinde önem kaybederek affedilmenin, sevginin ışığında doğru hâle gelmeleri ve beraberinde manevi hafiflemeyi getirmeleri amaçlanırdı.
Kadim zamanlardan beri Hawaii yerli toplulukları arasında bir kişi hastalandığında, bu hastalığın nedeninin aile içerisinde yer alan bir anlaşmazlıktan, kin, dargınlık ve affetme güçlüğü gibi duygulardan kaynaklandığına inanılırdı. Üstelik hastalanan kişinin affetmeyen, kin duyan aile ferdi olup olmamasının önemi yoktu. Hatta ailedeki bir çocuk hastalandığında, bunun ailenin bir ferdinin içinde taşıdığı öfke, nefret, dargınlık gibi duygulardan kaynaklandığı düşünülürdü. Böyle bir durumda şifa için başvurulan Kahuna, bütün aileyi Ho’oponopono ritüeline çağırırdı ve bu düzensizliği dosdoğru hâle getirmek ve aile içerisindeki huzuru sağlamak niyetiyle aile bireyleri arasında var olabilecek öfkeyi, dargınlığı tespit ederek bunun nedenini keşfetmeye çalışırdı. Eğer bu aile ile beraber başka bir aile ya da topluluğun tamamını ilgilendiren bir durum söz konusu ise, onlar da ritüele davet edilirdi.
Herkes toplanmadan ritüel başlamazdı.
Durum tespiti yapıldığında, dargın ya da öfkeli olan kişi Kahuna’nın rehberliğinde sakin bir şekilde kime karşı böyle hissettiğini nedenleriyle beraber açıklamaya başlardı. Kahuna daha sonra ondan bu durumu ve kişiyi affetmesini isterdi, o da şuna benzer bir şekilde affetme sürecini başlatırdı:
“Eğer ben, ya da ailemden veya atalarımdan herhangi biri sana ya da ailenden, atalarından birine zarar verdiyse, lütfen beni affet ve bizi affet. Atalarımın, ailemin adına ve kendi adıma seni affediyorum. Ve biz bütün aileni ve atalarını affediyoruz.”
Sonra orada bulunan herkes ona şu şekilde yanıt verirdi: “Seni affediyoruz. Lütfen bizi affet.”
Affetme sürecine ikinci olarak dargın ya da öfkeli olunan kişi aynı şekilde devam ederdi. Ritüel herkes bu affetme sürecini gerçekleştirene kadar devam ederdi. Aralarda şifanın içselleşmesi amacıyla sessiz kalınan süreler olurdu ve ritüel “Oki” (geçmişi bırak) denilerek bitirilir ve ardından hep beraber yemek yenirdi. Amaç ritüele katılan herkesin oradan hafiflemiş bir yürek ve yüklerinden arınmış bir bilinç olarak ayrılmasını ve hayatına daha mutlu bir şekilde devam etmesini sağlamaktı.
Bu güçlü ritüel, nesilden nesile sözlü olarak aktarılarak aktif olarak icra edilmiştir, ta ki misyonelerlerin Hawaii adalarına gelerek Huna öğretilerini bir tehdit olarak görüp yasaklamalarına dek. Yasaklar, öğretilerin aileler içerisinde gizlice devam ettirilmesine neden olmuştur ve günümüze yakın zamanlarda artık bu ritüeli Kahuna haricinde ailenin en yaşlı bireyi de icra etmeye başlamıştır.
Ho’oponopono öğretisinin kökenine dair bilgilerin, öze dönüş yolculuklarınıza ilham olmasını bütün kalbimle diliyorum. Aloha!
~ Tara Deniz Y.
Önemli Not: Ho’oponopono Ritüeli ve kökenine dair ilgiler bana ait değildir, ancak yukarıdaki yazı yani anlatım bana aittir. Bu yazı, konu ile ilgili hazırlayıp sunmuş olduğum bir Atölye çalışmasının notları arasında yer almıştır. Yazıyı olduğu gibi almak ve sonunda ismimi ve web sitemi belirtmek suretiyle dilediğiniz gibi paylaşabilirsiniz.
* Görseller internetten alınmıştır.
* Huna Öğretisi ve Ho’oponopono Ritüeline dair bilgileri derlerken aşağıdaki kaynaklardan faydalandım:
The Kahunas Of Old Hawaii Knew The Secret To Unlockıng The Powers Of Your Body, Mind, & Spirit
Traditional Hawaiian Healing and Western Influence
When All the Kāhuna Are Gone: Evaluating Hawai‘i’s Traditional Hawaiian Healers’ Law
Çok teşekkurler okumak iyi geldi sağolun sevgiler
iPhone’umdan gönderildi
Ben teşekkür ederim, sevgiler 🙂