Gaia’dan, Dünya Anamızın derinliklerinden sesleniyorum sizlere. Üzerinde yaşadığımız ve gerçekten her bakımdan bize analık eden bu gezegene gündelik hayatta Dünya ismini pek yakıştırmıyorum, ona Antik Yunan’da onunla ilişkilendirilen ana tanrıça Gaia’nın adı ile hitap etmeyi seviyorum. Gaia~Gaea; Yunanca “dünya” anlamına gelen “ea” ve “büyük anne” anlamına gelen “ge”kelimelerinin birleşiminden oluşuyor ve “Büyükanne Dünya > Dünya Ana” anlamına geliyor. Son yıllarda bilimadamları da ortaya attıkları “Gaia Teorisi” ile bu dünyanın başlı başına bir canlı organizma olduğunu ve bu vesileyle bir adı hakettiğini ifade ettiler. Dünyamız yaratıcımızın bize sunduğu en büyük nimetlerden biri, bu nedenle de böyle güzel bir ismi hakediyor. 🙂
Gaia anamız sadece yeryüzünü ve yaşam enerjisini temsil etmiyor. Bizimle aynı zerrelerden oluşan Gaia aynı zamanda kadim zamanlardan günümüze önemini sürdürerek ulaşan bilicilik ve içgörü geleneğinde önemli bir yere sahip, dolayısıyla bizler de doğuştan bize bahşedilmiş sezgisel yeteneklerimizle bu geleneğin bir parçasıyız.
Bugün bilicilik ve kehanet olguları ne yazık ki olması gerekenle alakası olmayan fal konsepti ile eşdeğer tutuluyor. Oysa bilicilik ve kehanet gelecekte ne olacağını söylemenin çok çok ötesinde bir değere sahip. Ben bilicilik ve kehanet tekniklerini öncelikle içgörü elde etme vesilesi olarak görüyorum. En sevdiğim bilgi kaynaklarından biri olan Tarot Dergisi’nde karşıma çıkan, Hajo Banzhaf’ın bir söyleşide yaptığı kehanet tanımı söyleyecek başka söz bırakmıyor:
“Kehanetler omuzlarınızdaki yükü almak ve –karar vermeye çok yardımcı olsalar bile- sizin yerinize kararlar vermek için değildir.
Dünyanın en bilinen kâhinleri, 1000 yıl boyunca aktif olmuş ve çok eleştirel filozoflar olan Platon ve Sokrates tarafından bile çok saygı duyulmuş Delphoi Kâhinleridir. Ve aynı şekilde felsefe tarihinde “eski dünyanın yedi bilge adamının en büyüğü” olarak nitelendirilen Miletoslu Thales, -İ.Ö. altıncı yüzyılın başında- Delphoi Tapınağının girişine “Kendini bil!” diyen meşhur yazıtı yerleştirmiştir. Böylece kehanetlerin derin anlamını açık ve net bir hale getirmiştir.
Tüm kehanetlerin ana işlevi size kendinizi anlamakta yardımcı olmaktır ve bu, yaşam yolunuzu anlamayı da kapsar. Bu nedenle Astroloji ve Tarot size kişiliğinizi, yeteneklerinizi, becerilerinizi, aynı zamanda gölge yönlerinizi ve ayrıca zamanınızın bugünkü niteliğini, şu anda yüzleştiğiniz ve yakın gelecekte yüzleşeceğiniz görev ve meydan okumaları anlamanızda yardımcı olur.” (*)
Araştırma yaparken Vikipedi’de karşıma çıkan kehanet tanımı çok ilgimi çektiği için onu da paylaşmak istiyorum: “Eski Yunanca’da kehanet anlamına gelen Mantika doğal ve yapay olarak ikiye ayrılırdı: Oneirokritai (haberci rüyaların yorumu), Manteuma veya Orakl (transa dayalı hikmetli sözler ve bunlardan anlam çıkarma), Egkoimesis (istihare) ve Nekromansi (bedensiz varlıklardan bilgi alma) Doğal Mantika içinde yer alırdı. Yapay Mantika ise fallardan oluşurdu.” (**) Yani bütün bu kehanet türleri esasında kişide bir içgörü oluşturma vesilesi sunan rehberlik mesajlarıdır. En sevdiğim kehanet türü Orakl~Oracle’dır, zaten dünyada kahinleri ve kehanet merkezlerini anlatırken de bu kelime sıklıkla kullanılmaktadır, örneğin: “Delphic Oracle”
Antik Yunan’ın kehanetleriyle dünyaya yön veren en önemli bilicilik merkezi olan Delphoi~Delphi’den ilham alıyorum. Yunanca “rahim” demek olan “delphys” kelimesinden türemiş olan Delphoi, bu antik merkezin esasında Dünya Ana Gaia’ya ait olduğunu, sonradan eril bir figür olan Apollon ile ilişkilendirilmesine rağmen dişil özelliğini tamamen kadın olan kahini (başrahibesi) ve yanından hiç ayrılmayarak asıl kahinin kim olduğunun yabancılar tarafından anlaşılmamasını sağlayan yardımcıları (rahibeleri) ile koruduğunu hissettiriyor. Delphoi etrafında şekillenen efsanevi anlatılar da bunu doğrular nitelikte.
Bu meşhur bilicilik merkezi Yunanistan’da, Parnassos dağının yamacında yer alır. Sonradan burayı sahiplenen Apollon’un tapınağı ile ilişkili hâle getirilmeden önce, antik dönemlerde Pytho adıyla bilinirdi. Pytho, Castalian ırmağının aktığı, Gaia’nın rahmini temsil eden, kehanet bilgeliği bahşeden ve “dünyanın göbeği, merkezi” anlamına gelen Omphalos taşının bulunduğu yerdi. Ejder-yılan Python Omphalos taşının etrafında çöreklenirdi, kehanet bilgeliği veren kutsal Castalian ırmağını ve Gaia’nın rahibesi olan Pythia’yı korumakla görevliydi. Aynı zamanda Pythia ile bu kehanet bilgeliğini paylaşırdı.
Delphoi kahini Pythia’ya danışmak isteyenler şamanik yolculukların tipik özelliği olan dört aşamalı bir süreçten geçerdi:
- 1. Aşama – Delphoi’ye Yolculuk: Danışan Delphoi’ye ulaşmak için antik dünyanın şartlarında oldukça zahmetli olan bir yolculuk yapmak zorunaydı, bu yolculuğun ana motivasyon unsuru sorulara cevap verebilecek bir kahinin varlığının farkında olmaktı.
- 2. Aşama – Danışanın Hazırlanması: Delphoi’ye varan danışan hazırlanmak için rahipler/rahibeler tarafından mülakata alınırdı. Bu süreçte sorularını netleştirmek, kahine getirdiği hediyeleri sunmak için hazırlanır, nihayet tapınağı ziyaret etmek için defne yaprakları taşıyarak kutsal yoldan geçtiği bir ritüele katılırdı. Bu ritüel, buraya gelmek için yaptığı yolculuğu sembolize ederdi.
- 3. Aşama – Kahine Ziyaret: Tapınağa kabul edilen danışan sorusunu bir aracı ile Pythia’ya sunar, cevabını alır ve ayrılırdı. Bu aşamaya kadar yapılan hazırlıklar danışanın sorusuna cevap almaya hazır olduğu anlamına gelirdi.
- 4. Aşama: Eve Dönüş: Kehanet gelecek eylemleri şekillendirecek tavsiyeler verirdi, bu da danışanın kehanetin anlamını kavrayarak uygulaması gerektiği anlamına gelirdi. (***)
Heraklitos’tan Pythia’nın hiçbir zaman doğrudan cevap vermediğini öğreniyoruz. Kehanet hiçbir zaman gerçeği gizlemez ya da açığa çıkarmaz, sadece ona dair bir ipucu verirdi. Kehanetleri aktardığı her seans öncesinde Pythia Castalian ırmağının kaynağında düzenlenen bir arınma ritüeli ile yıkanırdı. Aynı şekilde danışmanlık almaya gelen ziyaretçiler de bu ırmakta ellerini ve yüzlerini yıkama şansına sahip olurdu. (****) Castalian ırmağı da Delphoi’nin Gaia ile bağlantılı olan dişil enerjisine bir delil bana göre. Çünkü antik kültürlerde ezoterik (bâtın) olan kadim bilgiler dişil figür ve sembollerle ifade edilmiştir. Su elementi ise daima dişil, kutsal, bilge olarak tanımlanmıştır.

Yaygın inanışa göre, Python’un öldürüldüğü yer olan tapınağın altındaki yarığın üzerine kurulu bir tripoda oturan Pythia bu yarıktan yeryüzüne çıkan gazların etkisiyle transa geçerek kehanetleri aktarırdı. Görsel: Wikipedia.
Gaia’nın rahibelerinden biri olan Daphne’nin kendisini elde etmeye çalışan Apollon’dan kaçmak için Defne ağacına dönüşmesi ve daha sonra Apollon’un Python’u okuyla öldürüp bu kutsal merkezi ele geçirmesi, anaerkil düzene ait dişil enerjiye sahip olan bu kutsal merkezin babaerkil düzene ait eril enerji ile temsil edilmeye başlanmasını temsil eden alegorik hikâyelerdir. Delphoi’de bir tapınağın inşa edilmesi bu döneme denk gelir. Delphoi ne olursa olsun taşıdığı dişil enerjiyi yitirmemiştir.
Yunan Mitolojisinde kehanet sanatı ile ilişkilendirilen Apollon’un yanında, Gaia’nın temsil ettiği ve sunduğu bilgelik bana göre daha içsel ve ruhsaldır, onun kehanetleri öngörüden ziyade tam da olması gerektiği gibi içgörü şeklindedir, ve istisnasız herkesin ulaşabileceği frekanstadır, çünkü yaratıcımız insanlara kendisinden bir parça bahşederek bu içgörüsel bilgeliğe ulaşmamıza izin vermiştir, kendimizi keşfetmemiz ve bu dünya üzerindeki tekâmülümüzü olması gerektiği gibi tamamlamamız için. Her birimiz Gaia ile aynı atomlara sahibiz, yani küçük birer dünyayız, bu dünya ise bizim farketmemizi ve örnek almamızı bekleyen nice mucize ve bilgelikle dolu. İşte bu mucizeleri ve bilgeliği aktaran, bize rehberlik eden mesajlardır kehanetler. Aldığımız rehberliği nasıl içselleştireceğimiz, hayatımıza uygulayacağımız tamamen bizim irademize bağlıdır ve bu doğrultuda dış dünyamıza ait gelişmeleri ve geleceği inşa ederiz.
Yazıma Pythia’ya danışan ünlü düşünür Cicero’nun aldığı kehanet (*****) ile son vermek istiyorum:
“Hayattaki rehberin kendi doğan olsun, başkalarının tavsiyeleri değil.”
İçgörülerinizin içinizdeki dünyayı aydınlatmasını ve dışınızdaki dünyayı dönüştürmesini dilerim.
Sonsuz sevgi ve saygı ile…
~Deniz Tara
Not: Aşağıda yararlandığımı belirttiğim kaynaklardan yaptığım doğrudan alıntılar haricinde yazı ve anlatım bana aittir.
(*) Hajo Banzhaf’ın Nisan 2005 tarihli söyleşi metni Tarot Dergisi’nin web sitesinde yer almaktadır, ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. Bu alıntıyı sitenin sahibi ve aynı zamanda Hajo Banzhaf’ın Tarot’a dair muhteşem kitaplarının çevirmeni olan Güneş İlhan’ın izniyle yapmaktayım…
(**) Buradaki kehanet tanımları Vikipedi’de yer alan Kâhinlik maddesinden alınmıştır.
Ayrıca Vikipedi’nin Gaia, Delphi, Delfi, Pythia, Oracle maddelerinden de yararlandım.
(***) Delphoi’ye yolculuğu Şamanik yolculuklarla bağdaştıran tespit şuradan alınmıştır, çevirisi bana aittir.
(****) Delphi’ye dair daha detaylı bilgiler için Pantheon.org’daki Delphi maddesine mutlaka göz atmalısınız.
(*****)Cicero’nun aldığı kehanet mesajının yanı sıra Pythia’nın pek çok kehanetinin listesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Kehanetin çevirisi yine bana ait.
Pythia’nın kehanet seansını resmeden antik yunan seramiği fotoğrafı için buraya tıklayabilirsiniz.
Delphoi’deki Omphalos taşı fotoğrafı için buraya tıklayabilirsiniz.
Bir Cevap Yazın